22 Temmuz 2013 Pazartesi

KPSSA Grubu Meslekler Rehberi

3.05.2002 tarihinde resmi gazetede yayımlanan KAMU GÖREVLERİNE İLK DEFA ATANACAKLAR İÇİN YAPILACAK SINAVLAR HAKKINDA GENEL YÖNETMELİK uyarınca A Grubu Meslekler ; “Başbakanlık, bakanlıklar, bunların müsteşarlık, başkanlık ve bağımsız genel müdürlük düzeyindeki bağlı ve ilgili kuruluşları ile bağlı ortaklıklarındaki, özel yarışma sınavına tabi tutulmak suretiyle girilen ve belirli bir yetişme programı sonrası yeterlik sınavına tabi tutulan mesleklere ilişkin kadro ve görevler ile il özel idareleri ve belediyelerin teftiş kurullarını”, ifade eder.

Bu mesleklerden bazıları;

Başbakanlık Başbakanlık Müfettişliği
Uzman Yardımcılığı
Devlet Personel Uzmanlığı
AB Uzmanlığı
Marka Uzmanlığı(Patent Entitüsü)
Tuik Uzmanlığı(TUİK)
Planlama Uzman Yardımcılığı(DPT)

İçişleri Bakanlığı
Kaymakanlık
Kontrolörlük
Apk Uzmanlığı
İl Planlama Uzmanlığı
Dernekler Denetçiliği

Dışişleri BakanlığıMeslek Memurluğu
AB Uzman Yardımcılığı
İdari Memurluğu
Haberleşme Teknik Personeli
Ulaştırma Bakanlığı
Bakanlık Müfettişliği
Çevre Ve Orman Bakanlığı
Bakanlık Müfettişliği
Çevre ve Orman Uzmanlığı

Sanayi Ve Ticaret BakanlığıBakanlık Müfettişliği
Tük. Ve Rek. Kontrolörlüğü
Tük. Ve Rek. Uzmanlığı
İç Ticaret Kontrolörlüğü
Teşkilatlandırma Kontrolörlüğü
AB Uzmanlığı

Enerji Ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
Bakanlık Müfetişliği
Enerji Ve Tabi Kaynaklar Uzmanlığı

Tarım Ve Köy İşleri Bakanlığı
Bakanlık Müfettişliği
AB Uzmanlığı

Çalışma Ve Sosyal Güvenlik BakanlığıBakanlık Müfettişi
İş Müfettişliği
Sosyal Güvenlik Uzmanlığı
Yurt Dışı İşçi Hizmetleri Uzmanlığı
İstihdam ve Meslek Uzmanlığı
İşçi Sağlığı ve Güvenliği Uzmanlığı
Başkanlık Sigorta Müfettişliği
Çalışma Uzmanlığı
AB Uzmanlığı
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim Uzmanlığı

Milli Eğitim BakanlığıBakanlık Müfettişliği
İlköğretim Müfettişliği

Maliye Bakanlığı
Hesap Uzmanlığı
Maliye Müfettişliği
Gelirler Kontrolörlüğü
Vergi Denetmenliği
Milli Emlak Kontrolörlüğü
Muhasebat Kontrolörlüğü
Bütçe Kontrolörlüğü
Maliye Uzmanlığı
Mali Suçları Araştırma Uzmanlığı
AB Uzmanlığı
Devlet Gelir Uzmanlığı
Devlet Muhasebe Uzmanlığı
Devlet Malları Uzmanlığı
Milli Emlak Denetmenliği
Muhasebe Denetmenliği
Milli Emlak Uzmanlığı
Gelir Uzmanlığı

Kültür Ve Turizm Bakanlığı
Bakanlık Müfettişliği
Kontrolörlük
Kültür Uzmanlığı
AB Uzmanlığı

Bayındırlık Ve İskan BakanlığıBakanlık Müfetişliği
Sağlık Bakanlığı
Bakanlık Müfettişliği
AB Uzmanlığı

Hazine MüsteşarlığıHazine Kontrolörlüğü
Sigorta Denetleme Uzmanlığı
Aküater Yardımcılığı
Hazine Uzmanlığı

Dış Ticaret MüsteşarlığıDış Ticaret Kontrolörlüğü
Dış Ticaret Uzmanlığı
Dış Ticarette Standardizasyon Denetmenliği

Gümrük Müsteşarlığı
Gümrük Müfettişliği
Genel Müdürlük Kontrolörlüğü
Gümrük Muhafaza Kontrolörlüğü
Gümrük Kontrolörlüğü
Gümrük Uzmanlığı
AB Uzmanlığı

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme KurumuBDDK Murakıplığı
BDDK Uzmanlığı

Telekominikasyon KurumuTelekominikasyon Uzmanlığı

Rekabet Kurumu
Rekabet Uzmanlığı

Sermaye Piyasası KuruluSpk Uzman Hukukçuluğu
Spk Uzmanlığı

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu BaşkanlığıEnerji Uzmanlığı

Kamu İhale Kurumu
Kamu İhale Uzmanlığı

Merkez BankasıMerkez Bankası Müfettişliği
Merkez Bankası Uzmanlığı
Merkez Bankası Denetçiliği
Merkez Bankası Eğitim Araştırmacılığı
Merkez Bankası Araştırmacılığı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel SekreterliğiTBMM Uzmanlığı

Sayıştay Başkanlığı 
Sayıştay Denetçiliği

Serum Nedir, Neden Üretilir, Neden Kullanılır? Serumun Yararı ve Zararları

Hastaneye herhangi bir nedenle gidip tedavi gören birçok kişiye serum tedavisi uygulanır. Birçoğumuz serumun ne olduğunu biliyor, ancak içeriğini, türlerini, fayda ve zararlarını pek bilmeyiz. Bizde bu yazımızda bu soruların cevabını vermeye çalışacağız.
Serum, kanın bekletilip, pıhtılaştırıldığı zaman, ortaya çıkan berrak sıvıdır. Kan vücut dışına alınıp bir cam kaba konulduktan bir süre sonra pıhtılaşır. Bu durum, kanın içinde erimiş halde bulunan ve fibrinojen denilen plazma proteininin erimeyen fibrin hâline dönüşmesindendir. Kan içindeki hücreler bu fibrin içinde kalır. Büzülen fibrin sebebiyle ortaya berrak bir sıvı çıkar ki, buna serum denir. Pıhtılaşmamış kandan hücre elemanlarının ayrılmasıyla elde edilen sıvıya ise, plazma adı verilir. Serumda fibrinojen ve diğer bâzı pıhtılaşma faktörleri bulunmadığı halde, plazmada bu sayılan maddeler de mevcuttur.
Kan serumundan, bâzı hastalıkların mikroplarını kapmış kimselerin tedâvisinde faydalanılır. Bu maksatla kullanılacak serumların hazırlanışı şöyledir:
Önce hastalık mikroplarının kuvveti azaltılarak beygir, inek gibi hayvanlara aşılanır. Hayvanlar bu mikropların etkisiyle hasta olurlar. Vücutlarında bu mikroplara karşı koruyucu maddeler antikorlar meydana gelir. Bu koruyucu maddeler yeterli dereceyi bulunca, hayvanın kanı alınır, serumu ayrılır. İşte bâzı hastalıklarda kullanılan serumlar, içinde koruyucu cisimleri çoğalmış bu serumlardır.
Serum bir çeşit ilâçtır. İğne, enjeksiyon ile vücuda verilen serum sâyesinde birçok hastalık iyi edilir. İmmunoloji (bağışıklık bilimi) de serumlar, ihtivâ ettikleri globulin (bir cins protein)ler bakımından normal serumlar ve bağışık serumlar diye iki grupta toplanabilirler.
1. Normal serumlar: Kanı alınan hayvan, evvelce insanlar için zararlı olan hiçbir hastalıkla karşılaşmamışsa, bu hayvanlardan elde edilen serum özel antikor taşımaz, normal serumdur. Bu tür serumlar, laboratuvarlarda mikrop besi yerlerinin hazırlanmasında kullanılırlar.
2. Tedâvi edici serumlar: Bunlar immun globulin (serum globulininin en ziyâde antikor ihtivâ eden bölüm)leri ihtivâ eden serumlardır. Hastalık yapan mikroplar ve bunların zehirleriyle önceden özel işlem görmüş, bağışıklanmış hayvanlardan veya insanlardan elde edilen serumlardır. Bunların pratikte koruyucu ve tedâvi edici olarak geniş kullanma alanları vardır. Genellikle bağışık serum üretiminde beygirler kullanılmakla berâber, sığır, koyun, katır ve merkep gibi hayvanlar da kullanılırlar. Serum etiketinde hayvan türü özellikle yazılır.
Serumlar ihtivâ ettikleri antikorların türüne göre, antitoksik, antibakteriyel, antiviral ve antivenom olmak üzere başlıca dört grupta toplanabilir. Son zamanlarda tetanoz aşısı yapılarak bağışık olması sağlanan insanlardan tedâvi edici ve koruyucu olarak kullanılan Tetanoz Antitoksik insan serumu üretilmiştir. Aynı usûl kullanılarak kızamığa, boğmacaya, kuduza vb. ne karşı globulinler yapılabilmektedir.
Serumların yan tesirleri: Hayvan kökenli serumlardaki proteinler insan vücudu için yabancı olduklarından, bu gibi serumlar insanlara uygulandıklarında, yabancı proteinlerin bir an önce atılmalarını sağlamak gâyesiyle insan vücûdu içinde bir seri karışık immunolojik olaylar gelişir. Bu olayların sonucu bâzı kişilerde klinik belirtiler ortaya çıkabilir. Bunların tamâmına serum reaksiyonları veya serum yan tesirleri denilmektedir. Klinik belirtileri birbirine benzeyen bu yan tesirler:
a) Anafilâktik şok (âni allerjik tezahür): Az rastlanılmakla berâber, bu tip etki, serum enjeksiyonunu tâkip eden bir iki dakika veya en geç yarım saat içinde ortaya çıkar. Kişide tansiyon hızla düşer, hasta güçlükle nefes alır, gözbebekleri genişler, şuur kaybolur, bâzan ödem, kurdeşen ve ishal görülür. Zamânında yardım edilmezse, kalp durması sonucu hasta ölebilir.
b) Serum hastalığı (geç tepki): Çoğunlukla tetanoz, botülizm veya yılan zehirlenmesi gibi hastalıklara karşı bağışıklık sağlamak maksadıyla kana şırınga edilen seruma karşı, hasta vücûdunun gösterdiği allerjik tepkidir. Ateş, eklem ağrıları, deri döküntüleri gibi belirtilerle kendini gösterir. Belirtiler genelde serumun vücûda şırınga edilişinden iki hafta kadar sonra ortaya çıkar ve birkaç gün sürer.
İmmünoglobülinler bakımından iyice saflaştırılmış serumlar kullanıldığında, serum hastalığı sözkonusu değildir.
c) Arthus fenomeni tipinde lokal reaksiyon: Çok az rastlanır. Birkaç defâ serum almış kimselerde, serum uygulanmasından 24-48 saat sonra enjeksiyon yerinin şişmesi, sertleşmesi ve aynı yerdeki cilt, cilt altı dokularının bir süre sonra ölümüyle karakterize klinik tablodur. Genel reaksiyon yoktur. Tehlikeli sonuçlar vermez.
Ciddiyet göstermeleri sebebiyle serum yan tesirlerinden hastayı korumak için; geçmişinde bir defâ serum tedâvisi uygulanan yâhut anaflaktik reaksiyonlara hassas olduğundan, şüphe edilen bir kişiye serum yapmak gerekiyorsa aşağıdaki biçimde hareket edilir:
Uygulanacak serumun 1/10 sulandırılmış numûnesinden, ön kolun cilt içine, 0,1 ml enjekte edilmesinden 15 dakika sonra, kurtdeşen tipinde bir kabarcığın meydana gelmesi, kişinin hassas olduğunu belirtir. Bu durumda, başka bir hayvan türünde hazırlanmış serumla aynı işlem yapılır. Yeni seruma karşı hassasiyet hasıl olmazsa bu serumun gerekli miktarı cilt altına veya adale içine enjekte edilir.
Bağışık serumların isimlendirilmelerinde “antitoksik” kelimesi ortaya konarak, bu kelimenin başına etken mikroorganizmanın adı ve sonuna üretildiği hayvan türü yazılır. Misal Difteri antitoksik beygir serumu gibi. Yurdumuzda, insan sağlığında kullanılmak gâyesiyle, aşağıda isimleri sıralanan bağışık serumlar üretilmektedir.
1. Antitoksik serumlar:
a) Difteri antitoksik beygir serumu,
b) Tetanoz antitoksik beygir serumu,
c) Gazlı Gangren Antitoksik beygir serumu,
d) Akrep Antivenom beygir serumu.
2. Antibakteriyel serumlar: Şarbon Antibakteriyel beygir serumu.
3. Antiviral serumlar: Kuduz Antiviral merkep veya beygir serumu.
Serumla aşının farkı:
Aşılar, vücûda verilen kuvveti azaltılmış mikroplar veya toksinlerdir. Bu zayıf mikroplar vücûda girince kanda “antikor”lar meydana gelir. Antikor vücûda giren mikropları zararsız hâle getirmek için, uzviyetin çıkardığı bir maddedir. Bu sâyede o hastalığa karşı bağışıklık kazanılır.
Serum ise, başka bir uzviyetin meydana getirdiği antikorların insan vücûduna aktarılmasıdır. Bu bakımdan aşı, hastalığa yakalanmadan, serum ise, hastalık mikroplarını aldıktan sonra yapılır. Aşı, hastalığı iyileştirmez, önler; serum ise verilen ilâve antikorlarla hastanın direncini kısa sürede artırarak hastalığı iyileştirir, yâni bir çeşit ilâçtır.
Bir de birçok hastalığın tedâvisinde, destekleyici olarak kullanılan ve genel olarak serum diye bilinen sıvılar vardır. Bunlar arasında binde dokuzluk tuzlu su eriyiği olan serum fizyolojik, şekerli su eriyiği olan serum glikoze en çok bilinenlerdir.

19 Temmuz 2013 Cuma

İşte kedilerle ilgili on soru

İşte kedilerle ilgili on soru... ve cevapları:

-Kediler niye bakışlarını kaçırır?
-Kediler için insanlar çok iridirler. Kediyi azarlarsanız onu korkutursunuz. Ve
kedinin gözlerine, onu eğitmek için dik dik bakarsanız sizi rakibi olarak görmeye
başlar. Pek çok hayvan için gözler güç simgesidir. Kedinin bedenine göre gözleri çokbüyüktür. Rekabet ortamında, güçlü bir kedi hasmına dik dik bakar ve rakibi
düşmanlığı tırmandırmaktansa bakışlarını kaçırmayı tercih edebilir. Yani kediniz siz
ona ısrarla baktığınızda bakışlarını kaçırıyorsa teslim oluyor demektir.

-Kediler düş görürler mi?
-İnsanlar gibi kedilerin de derin ve hafif uyku süreçleri vardır. Rüya görme derin
uyku sürecinde gerçekleşir. Derin uyku sırasında kedilerin patileri kıpırdar,
bıyıkları seğirir, kulakları silkelenir. Bazen mırıldanırlar.

-Kedilerin kuyruğu neden sallanır?
-Kedi kendini rahatsız hissettiğinde kuyruğu hafif titremeye başlar. Eğer kuyruğun
tamamı dikleştiyse ve şiddetle sallanıyorsa bu çok heyecanlandığını gösterir.

-Kediler neden kuyruğunu titretir?
-Bir sebebi atlamadan önce dengesini sağlamak içindir. Diğeri avının dikkatini
dağıtmak içindir. Eğer av hareketsiz kalırsa kedi ona odaklanamaz, kuyruğunu sallar
ve avın hareketlenmesini sağlar.

-Kedi kuyruğunu bir o yana bir bu yana sallıyorsa ne anlama gelir?
-Yumuşakça bir o yana bir bu yana sallanan kuyruk memnuniyet göstergesidir. Kedi
sessizce oturuyor ve kuyruğunu hızlıca sallıyorsa bir şeye odaklanmaya çalışıyordur.
Eğer kuyruk şiddetle kamçı gibi sallanırsa kedi öfkelenmiştir. Bu sıkıntısının ve
üzüntüsünün belirtisidir. Kuyruk bir hızlı bir yavaş sallanıyorsa, bu da kararsız
kaldığı anlamına gelir.

-Kediler neden ayaklarımıza sürtünür?
-Kedi kafasını veya çenesinin yanlarını size, mobilyaya veya herhangi bir nesneye
sürtüyorsa, bu bölgesini işaretlemek için koku bıraktığını gösterir. Kafasının
önündeki, ağız çevresindeki ve çenesindeki dokular feremon isimli bir kimyasal
salgılar ve sürtünmeyle karşı tarafa geçer. Kediler kokuların ne kadar zaman önce
bırakıldığını anlar ve buna göre tehlikeye karşı dikkatli olurlar.

-Kediler neden yuvarlanırlar ve karınlarını açarlar?
-Nadirende olsa insanları böyle selamlarlar, bir kedinin sahibine yapacağı en büyük
iltifattır. Bu hareket kedinin sizi ne kadar çok sevdiğinin ve sizin yanınızda ne
kadar mutlu olduğunun göstergesidir. Karnını tamamen açması kendini son derece
güvende hissettiğini belirtir, çünkü karnı en zayıf noktasıdır. Okşanmayı veya oyun
oynamayı istiyor olabilir. Eğer karnı açık uyuyabiliyorsa bu size olan güveninin
doruğa vardığına işarettir.

-Kedilerin hafızası var mıdır?
-Kedilerin hafızası köpeklerinkinden 200 defa daha güçlüdür. Bu hafıza seçicidir ve
sadece işine yarayacak bilgileri saklar.

-Kediler neden tehdit edildiklerinde hırlar ve tıslar?
-İnanması zor ama yılanları taklit ederler. Kedinin tıslaması neredeyse yılanınkinin
aynısıdır-ve yılan doğadaki en ürkütücü yaratıklardan biridir. Aslında tıslamak
hayvanlar dünyasında çok yaygındır. Kedi tısladığında ağzını yarım açar, üst
çenesini geri çeker ve yüzünü buruşturur. Bu sırada nefesini o kadar hızlı bırakır
ki yakınındaysanız rüzgarını hissedebilirsiniz. Bu şiddetli nefese tükürükler eşlik
eder. Hemen her zaman düşmanı püskürtmede işe yarar.

-Kediler renkleri görürler mi?
-Eskiden kedilerin renk körü olduklarına inanılırdı, ama şimdi biliniyor ki bazı
renkleri ayırdedebiliyorlar. Temelde dünyayı mavi ve yeşilin tonlarında görürler.
Aslında renklere pek dikkat etmezler. Bu, doğada yaşamlarını sürdürebilmeleri için
gerekli bir özellik değildir

Hamile Kediler Nasıl Beslenmeli ?



Hamilelik kedilerin besin ihtiyaçların arttığı özel bir dönemdir. Bu dönemde artan ihtiyaçlara bağlı olarak kedinizin beslenmeside değiştirilmelidir. Hamile kedinin beslenmesi içeriği açısından dengeli bir mama ile sağlanmalıdır. Çünkü hamilelik döneminde kedinizin kendi yaşamsal fonksiyonlarının devamını sağlamak için gerekli besin miktarının yanında, yavru gelişiminide sağlayacak oranda besin alması gerekmektedir. 
Hamile bir kedinin gıdasında, yetişkin bir kedinin gıdasında bulunması gereken besin maddeleri bulunmalı ancak bu besin maddelerinin oranı daha yüksek olmalıdır. Özellikle artan kalori ihtiyacı nedeniyle protein, yağ ve karbonhidrat oranları daha yüksek olan gıdalar ile beslemek daha faydalı olacaktır. Hamilelik mide ve bağırsaklar üzerinde baskı yapan bir fiziksel durum olması sebebi ile de özellikle sindirimi kolay yiyecekler tercih edilmelidir.
Hamileliğin ikinci dönemi olan 5. haftadan itibaren annenin enerji ve besin maddeleri ihtiyacı hızla artmaktadır. Doğuma kadar da sürekli bir artış olur. Doğumu takiben laktasyon (süt emzirme) döneminde de bu ihtiyaç oranı yüksektir. Özellikle süt yapısal olarak yüksek oranda protein içerdiğinden annenin süt üretimi için harcaması gereken protein miktarı da daha fazladır. Bu miktar yavru sayısına bağlı olarak artış gösterir.
Hamilelik süresince annenin gerekli miktarlarda besin almasına özen göstermeli ve aşırı kilo artışı önlenmelidir. Hamileliğin son üç haftasına dek kilo alma yavaş yavaş olacaktır; ancak hamileliğin  son üç haftasında kilo alma hızlanacaktır. Aşırı kilo artışları özellikle doğum sırasında yaşanabilecek pek çok sorunun nedenini oluşturmaktadır. Bu nedenle hamilelik döneminde kedinizi dengeli bir biçimde beslerken kilo kontrolüde unutulmamalıdır.
Kalsiyum yavruların gelişiminde olduğu kadar laktasyon (süt emzirme) döneminde de önem taşıyan bir mineraldir. Kalsiyum yetersizliği nedeniyle deformasyonlar olabileceğinden gıdasında yeterli ve dengeli bir kalsiyum alınımı sağlanmalıdır. Hamileliğe uygun profesyonel hazır bir mamanın kullanımı sırasında ekxtra kalsiyum ve vitamin kullanımı veteriner hekiminizin önerisi ile yapılmalıdır. Bilinçsizce kalsiyum kullanımı yarar yerine kedinize zararda getirebilir.
Doğuma yaklaşıldığında hamile kedilerde iştah kaybı olabilir. Verilen yiyecekleri eğer hamileliğin 9. haftasında reddetmeye başladı ise doğum muhtemelen çok yaklaşmıştır. Doğumdan 24 saat sonra ise kedinizin iştahı eski haline dönecektir. Hazır mama firmalarının portföyünde hamile kediler için ayrı bir mama çeşidi yoktur. Ancak yavrular için olan mamalar hamile ve süt veren kedi beslenmesinde rahatlıkla kullanılmaktadır.

Kuş Satın Almadan Önce Bilmeniz Gerekenler !

Kalbinize bir kuş aşkı düştü ki, öyle böyle değil. Kuşla yatar, kuşla kalkar hale geldiniz. Evet, bir kuş sahibi olmayı her şeyden çok istiyorsunuz ama bakalım, aslında siz bir “kuş sahibi” olmayı hak ediyor musunuz? 

Yazımızı okuyun ve düşünün, eğer gerçekten “ben bir kuş sahibi adayıyım, bu gücü damarlarımda hissediyorum” diyorsanız, hiç durmadan dostunuzla hayat arkadaşlığınızı başlatın; gidin ve o “doğru kuşu” bulun!

Bu, tıpkı filmlerde çocuk evlat edinen ailelerin trajikomik hikâyelerine benziyor. Edindiğiniz kuşun, size bir “problem çocuk” vakası yaşatmaması için önceden hislerinizin yanı sıra, düşüncelerinizi ve alabileceğiniz sorumluluğun yükünü de gözden geçirmelisiniz. Yoksa hayatınızın tadı kaçan bir filme dönüşme olasılığı çok yüksek olacaktır. 

“Hayatta her şeyin bir kuralı mı var, kafama eseni yaparım” şeklinde düşünmeyin, çünkü gerçekten de kuş almadan önce bilmeniz gereken şeyler var! Bu işin sorumluluk boyutunu düşünüp, bir de üstüne, almak istediğiniz kuşun ömrünü de ekleyince bize hak vereceksiniz.

Neden Bir Kuş?

Kedi ve köpek besleyenlerin çoğu, kuş besleyenlere bir anlam veremez. “Neden evime sürekli gürültü çıkarıp, ötüp duran bir canlı alayım ki?” diye düşünürler. Oysa kuşların insanlara verdiği sevinci ve büyülü sevgiyi görmezden gelirler. Üstelik araştırmalarla kanıtlanmıştır ki; kuşlar, zeka seviyesi insana çok yakın olan hayvanlardır. Ama maalesef, hiçbir zaman tamamen evcilleştirilemezler. Hayvanlar aleminin en iyi şarkıcıları kuşlardan çıkar ve yine sadece kuşlar, insan konuşmasını taklit edebilirler. Daha fazla nedene gerek yok! Kalbinizdeki kuş sevgisinin kilitlerini kırın ve bırakın etrafınızda uçuşsunlar…

Şimdi Düşünme Zamanı

Kuş almadan önce, kendinize yönelteceğiniz en mantıklı sorulardan biri “ben bu hayvandan ne bekliyorum” olmalıdır. Eğer, parkta size arkadaş olacak bir hayvana ihtiyacınız varsa, doğru adreste değilsiniz. Yatağınızın ayakucunda yatacak, size sürünen ve varlığını fiziksel olarak hissedebileceğiniz bir canlıysa aradığınız, yine yanlış kapıdasınız. Eğer, zekasıyla sizi eğlendirecek ve şaşırtacak, taklit yeteneğiyle hem içinizdeki öğretme aşkını uyandıracak hem de “konuşacak” bir canlı arıyorsanız, kuş severler alemine hoş geldiniz!

Dokunarak temas, kuşlar aleminde çok geçerli bir kavram olmasa da, onların da sevgisini belli edecek tatlı davranışları vardır. Sahibine aşık olan ve bu tutkuyla evdeki diğer canlıları yanına yaklaştırmayan papağanlar hakkında çok örnek vardır. Belki şaşıracaksınız ama kuşlar, kedi veya köpeklerden daha çok ilgi ister. Onu sosyalleştirmek ve eğitebilmek için yeterli ilgi ve zamana sahip misiniz? Bunu iyice düşünmelisiniz. Kuşlar, dekoratif birer süs eşyası değildir. Kuşlar, tabiatı çok hassas hayvanlardır ve sahiplerine kolaylıkla bağlanırlar. Ama yeterli ilgiyi göremezlerse, bir o kadar çabuk depresyona girerler. Evet, belki sizinle dışarıda aktif olarak dolaşamazlar ama sizin evdeki varlığınıza çok ihtiyaç duyarlar, bunu sakın unutmayın!

Yeni Bir Kuş Alırken

Evinize yeni bir dost almadan önce, üzerinize düşen bazı sorumluluklar vardır. İnce eleyip sık dokumalı, kendinizi ve imkanlarınızı çok iyi gözden geçirmelisiniz. Biliyoruz, kalbiniz biran önce onu evde görmek istiyor ama önce onun ihtiyaçlarını ve sizden beklentilerini öğrenirseniz, eve geldiğinde onunla daha sıkı bir dostluk kurabilir, onu mutlu eder, dolayısıyla da mutlu olursunuz. 

Uygun Alan: Bazı kuşlar, kanatlarını açabilecekleri ve ısınma turları atabilecekleri genişlikte bir odaya ihtiyaç duyar. Bazıları ise özellikle tırmanmaya meraklıdır. 60 – 100 cm arası bir Makav papağanının ihtiyacı olan kafes, tabi ki küçük bir muhabbet kuşununkinden farklı olacaktır.

Sorumluluk: Birçok papağan türünün ömrü, yaklaşık olarak 70 yıldır. Bu sorumluluğu almaya hazır mısınız? Eğer hayat arkadaşı olacak bir papağan alıyorsanız, emin olun ki, gerçekten hayat boyu sürecek bir arkadaşlık olacak bu. Birçok papağan, en sadık köpekten bile daha bağlıdır sahibine ve ayrıldıklarında strese girerek çok ciddi biçimde hasta olabilirler. Örneğin; çoğu Amazon papağanı bu travmadan bir daha kurtulamaz. Eğer bu kadar uzun sürecek bir hayat arkadaşlığının sorumluluğunu alamam diyorsanız, muhabbet kuşu gibi, ömrü daha kısa bir kuşu tercih edin. 

Düzenlilik: İyi haber; kedi ya da köpek tüyü problemlerinde olduğu gibi, elektrik süpürgenizle aşık atmazlar. Kötü haber; oldukça dağınıktırlar. En titiz insanlar bile, bir papağanın kafesinin olduğu köşeyi, o enkaza benzeyen görüntüsünden kurtarmayı başaramaz. Yine de bu, sizin tertip düzen sınırınızın genişliğiyle alakalıdır. Kafeste beslenen kuşlar, dağınıklıklarını ve pisliklerini kafesteki hakim olduğu alanda yaratırlar. Ama açık tünekte beslediğiniz bir papağan, ulaşabildiği her alanı kendi özgürlükler ülkesine katacak ve doğal davranışlarını sergilemekte herhangi bir sakınca görmeyecektir.

Gürültü: bazı kuşlar, tatlı bir harmoniyle şarkı söyleyerek öterlerken, bazıları günlük bağırış ve çığlık konserleri verirler. Eğer, bir apartman dairesinde oturuyorsanız bu sesler sizin olduğu gibi, komşularınızın da sinirlerini giderek daha fazla bozabilir. Bazı durumlarda, bıçak öyle kemiğe dayanır ki, evcil dostunu bırakmak istemeyen sahip evini değiştirmek zorunda kalır. Bunu söylemek kolay, yapmak oldukça zordur. Genellikle de bu savaştan, ne yazık ki kuşlar mağlup olarak çıkar.

İhtiyaçları: Kuşun kuyruğu kafesin hiçbir yerine değmeden, içinde rahatça dolaşabileceği, kısa mesafe uçabileceği büyüklükte bir kafes olmalıdır. Eğer kuşunuz tünediğinde kuyruğu kafese değiyorsa, bu kafes onun için küçük demektir. Mama kapları, ekstra tünekler ve gaga taşı olmalıdır. 

Kedi Eğitilir mi?

Kedi Eğitilir mi?Kedilerin eğitilemediği, eğitilmeyi reddettiği söylenir hep, kısmen de doğrudur. Kedilere, itaat, saldırı veya arama kurtarma eğitimi veremezsiniz. Kedi eğitimi, ancak yapmasını istemediğimiz bazı hareketlerinin engellenmesi şeklinde olabilir. Ve bu başına buyruk dostlarımızla bu eğitim de her zaman başarılı sonuçlar vermeyebilir. 

Kedilerin eğitilemez görünmesinin nedeni, eğitildiği konularda son kararı onların vermesidir. Kedi, insan veya köpek gibi bir sürü hayvanı olmadığı için, sadece kendi ihtiyaç ve isteklerine göre hareket eder. Bu ‘başına buyrukluk’ kedilerin hiçbir şekilde eğitilemeyeceği gibi yanlış bir kanıya neden olabilir. 

Kedilerle uğraşırken son derece sabırlı, sevecen ve gerçekçi olmak gerekir. Kediniz sizin beklentilerinizi karşılamıyorsa ona kızarak, istediklerinizi yaptırmaya çalışarak hiçbirşey elde edemezsiniz. Kedinizin size uyum sağlamak için davranışlarını değiştirmesini beklemek hata olur. 

Kediniz sizin istemediğiniz şeyler yapıyorsa onu kesinlikle cezalandırmayın. Ceza, eğitime hiçbir yardımda bulunmayacağı gibi, kedinizin sizden soğumasına da neden olur. Onu cezalandırmak yerine kaşlarınızı çatıp sertçe hayır derseniz o gerekli mesajı alacaktır. Kediler bağırtılardan, yüksek ve ani seslerden hoşlanmazlar. Kediniz istemediğiniz birşey yaptığında yumuşak bir ses tonuyla onu uyarın. 
Eğitimde püf noktası, kedinizi neyin motive ettiğini bulmak ve bu motivasyonla  kedinizi ödüllendirmektir. Bu çoğunlukla mama olur ama bazı kediler oyun oynamayı veya sevgiyle kafalarının okşanmasını da bir ödül olarak alabilirler. Bir ipucu daha; eğitimin en verimli zamanı mama saatinden biraz öncedir.
 
Tuvalet Eğitimi Olan Kedi Etrafa YapıyorsaKedinizi eğitmek için sorunun köküne inmelisiniz. Örneğin, kediniz tuvaletini kabı dışında başka yerlere yapıyorsa, önce bir veteriner hekime gösterip bir sağlık sorunu var mı, onu öğrenmek gerekir. Doğanın temizliğe en düşkün hayvanı, eğer kendi tuvaleti yerine yataklara, kanepelere veya saksılara yapmayı tercih ediyorsa size açıkça birşey anlatmaya çalışıyor demektir. Nedenini anlamadan bu davranışı yüzünden kedinizi cezalandırırsanız, hem size kızdığı için etrafa yapmaya devam eder hem de siz çözüm yolunda en ufak bir ilerleme dahi kaydedemezsiniz. 

Onun yerine niçin tuvaletini başka yerlere yaptığını bulmanız gerekir. Kum kabı pis olabilir, içinde yeterli kum olmayabilir, tuvalet kabının yerinden rahatsız olmuş olabilir (mama kabının çok yakınında olmamalıdır), aileye yeni katılan biri varsa (bebek, başka hayvan) onu protesto ediyor olabilir vs...  Önce kedinize neyin rahatsızlık verdiğini bulun, ondan sonra çözüm arayın. 

Ev Sahibinin Tahtı SallanıyorsaEve yeni bir kedi geldiyse ev sahibi kedi doğal olarak evdeki hakimiyetini düşünerek bir tedirginlik yaşayabilir. Kedileri karşılaştırmadan önce birbirlerini kokularından tanımalarıyla başlayın. Ev sahibi kedinizin bazı eşyalarını misafir kedinize, misafirinki ev sahibine verin. Birbirlerini görmeden önce kokularına alışırlarsa görüşme daha başarılı geçebilir. Eğer herhangi bir agresif durum gözlemlemiyorsanız kediler arasındaki kapalı kapıları açabilirsiniz. Ev sahibi/ misafir kedi sendromu her zaman başarıyla sonuçlanmayabilir. O zaman kedileriniz için en iyisi neyse onu yapmalısınız.
 
Yasak Bölge: Mutfak TezgahlarıKedinizin mutfak tezgahlarında dolaşmasını istemiyorsanız mutfağınızın kapısı daima kapalı dursun. Tezgahlarda kedinizin iştahını kabartacak yemekleri ortada bırakmayın. Tedbirlerinizi önceden alın. 

Gözü Dışarda Olan KedilerKedinizin açık kapı aralarından dışarıya kaçma huyu varsa, eve döndüğünde ona bu sorumsuz hareketi yüzünden kızmayın. Tam tersine, eve döndüğünde onu reddedemeyeceği birşeyle ödüllendirin. Mamayla. İçeri gelmesi için kuvvetli bir nedeni olduğunu farkına varsın. Ayrıca bu hareketin pekişmesi için yemekten hemen sonra kedinizi dışarı çıkarmayın.

Bazı Kediler Hayata Ciddi BakarEğer kediniz 5 dakika okşanmaktan hoşlanıyor ve 6. dakikada sizi tırmalamaya başlıyorsa, 3. dakikada okşamayı bırakın. Kedinizin sınırlarını ölçmeyin. 
Kedileri sinirlendiklerini belli etmek için bazı uyarı işaretleri verirler. Kedinizi iyice gözlemleyin, vücut dilini okumaya çalışın.  En basidinden kediniz sinirlenmeye başladığında kulaklarını arkaya yatırır, gözlerinizin içine dik bakar ve kuyruğunu hızla sağa sola oynatmaya başlar.  

Eğer kediniz oyun oynarken devamlı ellerinizi ısırıyorsa, her ısırdığında onunla oyun oynamayı bırakarak onu eğitebilirsiniz. Oyun amaçlı da olsa kediniz sizi ısırdığında ona kızıp vurursanız, oyunun devam ettiğini düşünecek ve o da sert şekilde sizi ısırmaya başlayacaktır. Ya da oyun sırasında canını yaktığınız için size kızıp yine sizi ısıracaktır. Halbuki, ısırdığı zaman onunla ilgilenmiyor görünürseniz ısırması da zamanla kesilecektir.   

Kediniz kucağınızdayken tırnaklarını çıkarıp sizi yoğurması kadar tatlı his veren birşey yoktur. Ama kedinizin tırnakları uzunsa, birkaç saniyeden sonra bu yoğurmalar iğne gibi batmaya başlar. İşaret parmağınızla patisinin üzerine pıt pıt diye vurup “yapma” demeyi deneyin. İlk seferinde kediniz size şaşkın bir ifadeyle bakacaktır ama bu sizi yıldırmasın. Kucağınızdayken tırnaklarını çıkarmasını istemediğiniz anlatmak için defalarca bunu yapmanız gerekebilir. Kediniz tırnaklarını patisinin içine soktuğunda kafasını sevgiyle okşayın, ona güzel sözler söyleyin. Bu ödül sayesinde patileri içeri çekmekle iyi birşey yaptığını anlayacaktır.
 
Yavru Kedi Bu, TırmalarKediler 1 yaşına kadar en hareketli dönemlerindedir. Hiperaktif olurlar, evin içinde oradan oraya koştururlar, bizim göremediğimiz yaratıklarla kavga ederler, yerde yuvarlanırlar, hızlarını alamazlarsa sizinle oynamak isteyeceklerdir. Yavru kedi için en iyi arkadaş başka bir kedidir. (Genellikle birden fazla kediyle yaşayan insanların elleri, tek kediyle yaşayanlarınkine kıyasla daha az çiziklidir. :) )

Kedinizi oynatmak için bezden yapılmış bir fare, sıkıştırılmış folyo kağıdında top vs edinin. Eğer evdeki kedi oyuncak sıkıntısı çekiyorsa veya oyuncakları ilgisini çekmiyorsa size yönlenecektir. Eğer oyun sırasında elinizi tırmalayıp ısırırsa ve siz de bu sırada elinizle oyuna teşvik ederseniz, elinizi oyuncak gibi algılayacağından ısırmayı alışkanlık haline getirebilir. Bu durumda canınız acıyormuş gibi bir ses çıkararak elinizi hemen çekin. Elinizi her ısırdığında/tırmaladığında bunu yapın. 
 
Alternatif Sunmayı UnutmayınKedinizi eğitirken daima ona sunacağınız bir alternatifiniz olmalı. Eğer kanepenin kenarlarında tırnaklarını törpülemesini istemiyorsanız, “hayır, yapma” demeniz yeterli olmayacaktır. Ona tırnaklarını bileyebileceği başka bir yer önermelisiniz. Bunun için de en uygunu tırmalama kütükleridir. Bu tırmalama kütüğü olduğu halde kanepe konusunda ısrarcı davranırsa yine de ona kızmayın. Her kanepenin nasılsa bir ömrü var, sizinki erken yaşlanacak demek ki...   
 
Kısaca toparlayacak olursak; 
Pozitif eğitim, kediniz için en iyi motivasyon sağlayan yöntemdir. Kediniz istediğiniz hareketi yaptıktan hemen sonra onu ödüllendirirseniz hareketin pekişmesine yardımcı olursunuz. 

Yumuşak ve kendinden emin bir ses tonu kullanın. Yapmasını istediğinizi yaptığında onu ödüllendirdiğinizi sesinizden de onu onayladığını anlayabileceği bir ton kullanın.

Kedinizi en iyi eğitimi yemek öncesinde verebilirsiniz. Bu, mama ödülünü daha anlamlı kılacaktır.
 
Kedileri ne kadar erken yaşta eğitmeye başlarsanız o kadar cevap alırsınız.
Çevrede kedinizin dikkatini dağıtacak eşyalar bulundurmamaya özen gösterin. Tüm dikkatini sizde odaklayabilmesi için açık duran televizyon ya da radyoyu kapatın.

Eğitim sürelerini 10-15 dakika tutun. Daha uzun bir sure kedinizin sıkılmasına neden olabilir. 

Kedinizin kafasını karıştırmamak için ara vermeden yeni hareketler öğretmeyin. 

Kediniz gününde değilse ona birşeyler öğretmek için zorlamayın. 

Kedinizin huylarını tamamen değiştiremezsiniz, ama sınırlarınızı karşılıklı belirlerseniz kedinizle yaşamanız daha kolay olur. 

En kötü ihtimalle bir su tabancasıyla su püskürtmeyi, veya teneke bir kutunun içine attığınız bozuk paraları şıngırdatmayı deneyebilisiniz.