21 Ağustos 2013 Çarşamba

Oda Kokusu Nasıl Yapılır?


Evinizdeki kökü koları yok etmeye alışveriş merkezlerinden aldığınız kokular yetmior yada hazır kokuların etkisi çabuk geçiyorsa birde evde yapmayı siz deneyin.
Evde oda parfümü nasıl yapılır? Evde oda spreyi nasıl yapılır? İşte çok kolay ve malzemelerine çabuk ulaşabileceğiniz kalıcı oda parfümleri.
Malezemeleri:
1 litre suyu 
1 çay bardağı sirke
lavanta yağı (yada istediğiniz her hangi bir kokunun yağı, her aktarda bulunur)
Yapılışı:1 litre suyun içerisine sirkeyi ve yağı bolatıp biraz karıştırın.İşte bu kadar hem hem pratik hem kalıcı hemde içerisine koymuş olduğunuz sirke ile hijyen sağlamış olursunuz.Hazırladığınız karşımı eve sıktığınızda sirke kokusu ilk beş dakika ağır gelecektir.Ama 5 dk sonra sirke kokusu kalmayacaktır.

14 Ağustos 2013 Çarşamba

Beyninizi öldüren 11 gıda maddesi

Beyninizi öldüren 11 gıda maddesi

Daily Mail gazetesi beyni tüketen ve öldüren 11 gıda maddesini yayınladı. Bu maddeleri tüketmek adeta intihar gibi...

1. Şeker ve şeker ürünleri 
 
Uzun süreli şeker kullanımı nörolojik problemlere sebep olur. Ayrıca hafızayı da zayıflattığı tespit edilmiştir. Öğrenme kabiliyetini zaafiyete uğrattığı da ifade edilmektedir. Bu sebeple şekerden uzak durmak gerekir. 
Daily Mail gazetesi beyni tüketen ve öldüren 11 gıda maddesini yayınladı. Bu maddeleri tüketmek adeta intihar gibi...
 
2. Alkol
 
Alkolün karaciğeri iflas ettirdiği bilinmektedir. Ancak az bilinen diğer etkisi de beyni bitirip tükettiğidir. Sağlıklı düşünme yeteneğini zayıflatır, hafızayı da tüketir. Kısa vadede alkol bırakıldığı takdirde etkileri belli bir düzeyde onarılabilmektedir. Ancak uzun süreli kullanımlarda kalıcı hasarlara da yol açabilir. 
Daily Mail gazetesi beyni tüketen ve öldüren 11 gıda maddesini yayınladı. Bu maddeleri tüketmek adeta intihar gibi...
 
3. Fast Food
 
Yakın zamanda Montreal Üniversitesi´nde yapılan bir araştırma fast food ürünlerinin beynin kimyasını değiştirdiğini ortaya koymuştur. Bu da depresyon ve anksiyete sorunlarına yol 
açmaktadır. Fast Food ürünlerinin içindeki katkı maddelerinin öğrenme bozukluğu, motivasyon eksikliği ve hafıza zayıflığına da yol açtığı kanıtlanmıştır. 
 
4. Kızarmış yiyecekler
 
Bütün işlenmiş yiyecekler kimyasallar, katkı maddeleri, yapay tatlandırıcılar ve koruyucular içerir. Bunlar hem çocuklarda hem yetişkinlerde ciddi beyin hasarlarına yol açar. Kızarmış veya işlenmiş gıdalar beyin sinirlerini zedeler. Bazı yağlar ise diğerlerine göre daha zararlıdır. Doğadaki en toksik ve tehlikeli kızartma yağının ise ayçiçek yağı olduğu tespit edilmiştir.
 
5. İşlenmiş veya önceden pişirilmiş gıdalar
 
Tıpkı kızarmış gıdalar gibi işlenmiş gıdalar da merkezi sinir sistemine zarar verir. Bu da dejeneratif beyin bozukluğuna yol açar. İleriki yaşlarda Alzheimer´a neden olur. 
 
6. Çok tuzlu gıdalar
 
Tuzun kalbe zarar verdiğini herkes bilir. Bilinmeyen şey ise tuzun içindeki yoğun sodyum beyne de zararlıdır ve düşünme yeteneğini zayıflatır. Zekayı da gerilettiği ispat edilmiştir.
 
7. Tahıllar
 
Tahılların hepsi beyin fonksiyonlarına zarar verir. Ancak bunun tek istisnası yüzde 100 tam kepekli tahıllardır. Yani tam tahıllar... Eğer çok
tahıl tüketirseniz bu hızlı yaşlanmanıza da yol açacaktır
 
8. İşlenmiş proteinler
 
Proteinler kas yapıcıdır. Et ise en yüksek kalitede ve en zengin protein kaynağıdır. Ancak sosis, salam, sucuk ve benzeri gıdalar gibi işlenmiş proteinlerden uzak durulmalıdır. Doğal proteinler sinir sistemini yapılandırırken, işlenmiş proteinler tam tersini yapar. Yani sinir sistemini tahrip eder..
 
9. Trans yağlar
 
Kesinlikle her türlü trans yağdan uzak durulmalıdır. Trans yağlar bir çok ciddi soruna yol açar. Kalp sorunları, kolesterol ve obezite bunların en çok bilinenidir. Az bilinen ise beyne de oldukça zarar verdiğidir. Refleksleri öldürür, beyin işlevinin kalitesini düşürür. Ayrıca felç riskini de maksimum düzeye çıkarır. Alzheimer benzeri etkileri de uzun vadede ortaya çıkar. 
 
10. Yapay tatlandırıcılar
 
İnsanlar zayıflamak için şeker yerine yapay tatlandırıcı kullanırlar. Bunların daha az kalori içerdiği doğru olsa da faydasından çok zararı vardır. Uzun kullanımlarda beyin hasarına ve zihinsel bozukluklara yol açar. 
 
11. Nikotin
 
Nikotinin zararları saymakla bitmez. Beyinle ilgili olanına gelince... Vücudunuzun en önemli organı olan beyninize kan gitmesini engeller... Kan gitmezse oksijen de gitmez.. Bu da beyninizin yavaş yavaş ölmesine yol açar. Kılcal damarları tıkadığı için nörotransmitterlerin üretilmesine engel olur ve işlevini engeller... Bu da sinir sistemini tüketir.

1 Ağustos 2013 Perşembe

Makyaj ürünlerinin kullanım süreleri

Kötü kokuyorsa, rengi değişmişse kozmetik ürünlerinden uzak durun.
Sürekli kullandığınız ruj veya rimel kampanyaya girdiğinde ondan birkaç tane alıp saklamak pek akıllıca bir iş değil. Çünkü her malzemenin belirli dayanma süresi var. Ürün açıldıktan ve kullanılmaya başlandıktan sonra bakteriler, ısı ve ışık ürünün etkisini olumsuz etkileyebilir. Bir krem ne kadar sıvı içerirse, dayanma süresi ve mikroorganizmalara karşı direnci de o kadar düşer. Örneğin yağ oranı yüksek bir krem, sıvı oranı yüksek nemlendirme özelliği olan bir kreme karşın daha dayanıklıdır. Kullanım süresini aşan, çok sıcak ve aydınlık yerde muhafaza edilen makyaj malzemeleri hemen bozulmaya başlar. Bu durumda tek çare; onları çöpe atmak ve yenilerini alıp kullanmaktır. Peki hangi ürünü kullanmaya devam etmeli, hangisini zamanı geldiğinde çöpe atmalı? İşte cevapları;
Ruj
Ömrü 2 – 3 yıldır. Ancak yaz aylarında havanın çok sıcak olması nedeniyle rujların yüzeyinde küçük su kabarcıkları oluşabilir. Bu normaldir. Eğer rujunuz kurumuşsa, dudağınıza sürdükten sonra üzerine parlatıcı sürerek kuruluğu giderebilirsiniz. Çok kuruları çöpe atın.
Fondöten
Açılmadığı sürece 2 – 3 yıl dayanır. Eğer fondöteniniz dibe çökmüş ve üst yüzeyde yağ tabakası oluşmuşsa, biraz sallayarak tekrar eski haline getirebilirsiniz. Fondöten süngeri kullanıyorsanız, bunu her kullanımdan sonra yıkamalı ve özenle saklamalısınız.
Göz kalemi
Likit olanların, tıpkı rimeller gibi içine hava dolabileceğinden ömürleri kısadır. Açılıp uzun süre kullanılmayanların da kuruma tehlikesi var. Kalemlerin ise dayanıklılığı üç yıldır.
Pudra
Tıpkı allıklar gibi uzun ömürlüdür. Ama kompakt pudralar, hava aldıkları süre boyunca kuruma tehlikesiyle karşı karşıyadırlar.
Gözaltı kapatıcıları
1 – 2 yıl dayanır. Fakat kompakt şeklinde olanlar daha çabuk kurur ve bir zaman sonra kullanılamaz hale gelebilir.
Allık

Suya dayanıklı olduğu için uzun müddet kullanılabilir. Fakat aşırı sıcakta kuruyan allıkları derhal çöpe atmalısınız
Far
Dayanıklılık süreleri 1 – 2 yıldır. Bundan sonra farlar kuruyabilir veya çatlayabilir. Zamanı geçen farların en belirgin özelliği ise gözkapaklarında dağılmamasıdır.
Parfüm
Açıldıktan sonra ömrü iki yıldır. En iyisi parfümleri kuru ve serin bir yerde saklamaktır. Güneş ışınlarına maruz kalan parfümlerin kokusu çabuk uçar.
Oje
Hiç açılmadığı sürece ömrü iki yıldır. Ağzı açılan ve uzun zaman kullanılmayan ojeler kalınlaşarak bozulmaya başlar. Ojelerinizin ömrünü uzatmak için, her kullanımdan sonra fırçasını temizlemeli ve ağzını uzun süre açık bırakmamalısınız.
Cilt temizleme ürünü
Uzun süre dayanır. Çünkü içerdikleri maddeler bakteri oluşumunu önleme özelliğine sahiptir. Fakat temizleme mendilleri 1 – 2 yıl içerisinde tüketilmelidir. Alkollü ürünlerin ömrü yaklaşık iki, yağlıların ise bir yıldır. Eğer üründe tortulaşma başlamışsa, kesinlikle kullanmayın.
Nemlendirici krem
Açılmadığı sürece yaklaşık üç yıl dayanır. Açılan ve uzun zaman kullanılmayan malzemelerin üst yüzeyinde yağ tabakası oluşabilir ve kötü kokmaya başlar. Tüp içinde bulunan nemlendirici kremler, havayla temas etmediği için daha uzun ömürlüdür.
Güneş kremi
Asla bir önceki yazdan kalan güneş kreminizi kullanmayın. Çünkü genelde kumsala götürülen ve güneş ışınlarına direkt maruz kalan kremlerin içeriğindeki maddeler bir müddet sonra ısı nedeniyle olumsuz yönde etkilenmeye başlar. Normalde güneş kremlerinin dayanma süresi altı aydır.
Otobronzan
Kullanım ömrü 1 – 2 yıldır. Fakat çok sıcak ortamlarda uzun süre bekletilen ürünlerin içeriğindeki bronzlaştırıcı maddeler kısa zamanda etkilerini kaybedebilir.
Ampüller
Yüksek düzeyde konsantre edilmiş etki maddeleri içeren ürünler açılıp ısı ve ışıkla temas ettikten sonra, ancak 12 saat dayanabilir.

22 Temmuz 2013 Pazartesi

KPSSA Grubu Meslekler Rehberi

3.05.2002 tarihinde resmi gazetede yayımlanan KAMU GÖREVLERİNE İLK DEFA ATANACAKLAR İÇİN YAPILACAK SINAVLAR HAKKINDA GENEL YÖNETMELİK uyarınca A Grubu Meslekler ; “Başbakanlık, bakanlıklar, bunların müsteşarlık, başkanlık ve bağımsız genel müdürlük düzeyindeki bağlı ve ilgili kuruluşları ile bağlı ortaklıklarındaki, özel yarışma sınavına tabi tutulmak suretiyle girilen ve belirli bir yetişme programı sonrası yeterlik sınavına tabi tutulan mesleklere ilişkin kadro ve görevler ile il özel idareleri ve belediyelerin teftiş kurullarını”, ifade eder.

Bu mesleklerden bazıları;

Başbakanlık Başbakanlık Müfettişliği
Uzman Yardımcılığı
Devlet Personel Uzmanlığı
AB Uzmanlığı
Marka Uzmanlığı(Patent Entitüsü)
Tuik Uzmanlığı(TUİK)
Planlama Uzman Yardımcılığı(DPT)

İçişleri Bakanlığı
Kaymakanlık
Kontrolörlük
Apk Uzmanlığı
İl Planlama Uzmanlığı
Dernekler Denetçiliği

Dışişleri BakanlığıMeslek Memurluğu
AB Uzman Yardımcılığı
İdari Memurluğu
Haberleşme Teknik Personeli
Ulaştırma Bakanlığı
Bakanlık Müfettişliği
Çevre Ve Orman Bakanlığı
Bakanlık Müfettişliği
Çevre ve Orman Uzmanlığı

Sanayi Ve Ticaret BakanlığıBakanlık Müfettişliği
Tük. Ve Rek. Kontrolörlüğü
Tük. Ve Rek. Uzmanlığı
İç Ticaret Kontrolörlüğü
Teşkilatlandırma Kontrolörlüğü
AB Uzmanlığı

Enerji Ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
Bakanlık Müfetişliği
Enerji Ve Tabi Kaynaklar Uzmanlığı

Tarım Ve Köy İşleri Bakanlığı
Bakanlık Müfettişliği
AB Uzmanlığı

Çalışma Ve Sosyal Güvenlik BakanlığıBakanlık Müfettişi
İş Müfettişliği
Sosyal Güvenlik Uzmanlığı
Yurt Dışı İşçi Hizmetleri Uzmanlığı
İstihdam ve Meslek Uzmanlığı
İşçi Sağlığı ve Güvenliği Uzmanlığı
Başkanlık Sigorta Müfettişliği
Çalışma Uzmanlığı
AB Uzmanlığı
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim Uzmanlığı

Milli Eğitim BakanlığıBakanlık Müfettişliği
İlköğretim Müfettişliği

Maliye Bakanlığı
Hesap Uzmanlığı
Maliye Müfettişliği
Gelirler Kontrolörlüğü
Vergi Denetmenliği
Milli Emlak Kontrolörlüğü
Muhasebat Kontrolörlüğü
Bütçe Kontrolörlüğü
Maliye Uzmanlığı
Mali Suçları Araştırma Uzmanlığı
AB Uzmanlığı
Devlet Gelir Uzmanlığı
Devlet Muhasebe Uzmanlığı
Devlet Malları Uzmanlığı
Milli Emlak Denetmenliği
Muhasebe Denetmenliği
Milli Emlak Uzmanlığı
Gelir Uzmanlığı

Kültür Ve Turizm Bakanlığı
Bakanlık Müfettişliği
Kontrolörlük
Kültür Uzmanlığı
AB Uzmanlığı

Bayındırlık Ve İskan BakanlığıBakanlık Müfetişliği
Sağlık Bakanlığı
Bakanlık Müfettişliği
AB Uzmanlığı

Hazine MüsteşarlığıHazine Kontrolörlüğü
Sigorta Denetleme Uzmanlığı
Aküater Yardımcılığı
Hazine Uzmanlığı

Dış Ticaret MüsteşarlığıDış Ticaret Kontrolörlüğü
Dış Ticaret Uzmanlığı
Dış Ticarette Standardizasyon Denetmenliği

Gümrük Müsteşarlığı
Gümrük Müfettişliği
Genel Müdürlük Kontrolörlüğü
Gümrük Muhafaza Kontrolörlüğü
Gümrük Kontrolörlüğü
Gümrük Uzmanlığı
AB Uzmanlığı

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme KurumuBDDK Murakıplığı
BDDK Uzmanlığı

Telekominikasyon KurumuTelekominikasyon Uzmanlığı

Rekabet Kurumu
Rekabet Uzmanlığı

Sermaye Piyasası KuruluSpk Uzman Hukukçuluğu
Spk Uzmanlığı

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu BaşkanlığıEnerji Uzmanlığı

Kamu İhale Kurumu
Kamu İhale Uzmanlığı

Merkez BankasıMerkez Bankası Müfettişliği
Merkez Bankası Uzmanlığı
Merkez Bankası Denetçiliği
Merkez Bankası Eğitim Araştırmacılığı
Merkez Bankası Araştırmacılığı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel SekreterliğiTBMM Uzmanlığı

Sayıştay Başkanlığı 
Sayıştay Denetçiliği

Serum Nedir, Neden Üretilir, Neden Kullanılır? Serumun Yararı ve Zararları

Hastaneye herhangi bir nedenle gidip tedavi gören birçok kişiye serum tedavisi uygulanır. Birçoğumuz serumun ne olduğunu biliyor, ancak içeriğini, türlerini, fayda ve zararlarını pek bilmeyiz. Bizde bu yazımızda bu soruların cevabını vermeye çalışacağız.
Serum, kanın bekletilip, pıhtılaştırıldığı zaman, ortaya çıkan berrak sıvıdır. Kan vücut dışına alınıp bir cam kaba konulduktan bir süre sonra pıhtılaşır. Bu durum, kanın içinde erimiş halde bulunan ve fibrinojen denilen plazma proteininin erimeyen fibrin hâline dönüşmesindendir. Kan içindeki hücreler bu fibrin içinde kalır. Büzülen fibrin sebebiyle ortaya berrak bir sıvı çıkar ki, buna serum denir. Pıhtılaşmamış kandan hücre elemanlarının ayrılmasıyla elde edilen sıvıya ise, plazma adı verilir. Serumda fibrinojen ve diğer bâzı pıhtılaşma faktörleri bulunmadığı halde, plazmada bu sayılan maddeler de mevcuttur.
Kan serumundan, bâzı hastalıkların mikroplarını kapmış kimselerin tedâvisinde faydalanılır. Bu maksatla kullanılacak serumların hazırlanışı şöyledir:
Önce hastalık mikroplarının kuvveti azaltılarak beygir, inek gibi hayvanlara aşılanır. Hayvanlar bu mikropların etkisiyle hasta olurlar. Vücutlarında bu mikroplara karşı koruyucu maddeler antikorlar meydana gelir. Bu koruyucu maddeler yeterli dereceyi bulunca, hayvanın kanı alınır, serumu ayrılır. İşte bâzı hastalıklarda kullanılan serumlar, içinde koruyucu cisimleri çoğalmış bu serumlardır.
Serum bir çeşit ilâçtır. İğne, enjeksiyon ile vücuda verilen serum sâyesinde birçok hastalık iyi edilir. İmmunoloji (bağışıklık bilimi) de serumlar, ihtivâ ettikleri globulin (bir cins protein)ler bakımından normal serumlar ve bağışık serumlar diye iki grupta toplanabilirler.
1. Normal serumlar: Kanı alınan hayvan, evvelce insanlar için zararlı olan hiçbir hastalıkla karşılaşmamışsa, bu hayvanlardan elde edilen serum özel antikor taşımaz, normal serumdur. Bu tür serumlar, laboratuvarlarda mikrop besi yerlerinin hazırlanmasında kullanılırlar.
2. Tedâvi edici serumlar: Bunlar immun globulin (serum globulininin en ziyâde antikor ihtivâ eden bölüm)leri ihtivâ eden serumlardır. Hastalık yapan mikroplar ve bunların zehirleriyle önceden özel işlem görmüş, bağışıklanmış hayvanlardan veya insanlardan elde edilen serumlardır. Bunların pratikte koruyucu ve tedâvi edici olarak geniş kullanma alanları vardır. Genellikle bağışık serum üretiminde beygirler kullanılmakla berâber, sığır, koyun, katır ve merkep gibi hayvanlar da kullanılırlar. Serum etiketinde hayvan türü özellikle yazılır.
Serumlar ihtivâ ettikleri antikorların türüne göre, antitoksik, antibakteriyel, antiviral ve antivenom olmak üzere başlıca dört grupta toplanabilir. Son zamanlarda tetanoz aşısı yapılarak bağışık olması sağlanan insanlardan tedâvi edici ve koruyucu olarak kullanılan Tetanoz Antitoksik insan serumu üretilmiştir. Aynı usûl kullanılarak kızamığa, boğmacaya, kuduza vb. ne karşı globulinler yapılabilmektedir.
Serumların yan tesirleri: Hayvan kökenli serumlardaki proteinler insan vücudu için yabancı olduklarından, bu gibi serumlar insanlara uygulandıklarında, yabancı proteinlerin bir an önce atılmalarını sağlamak gâyesiyle insan vücûdu içinde bir seri karışık immunolojik olaylar gelişir. Bu olayların sonucu bâzı kişilerde klinik belirtiler ortaya çıkabilir. Bunların tamâmına serum reaksiyonları veya serum yan tesirleri denilmektedir. Klinik belirtileri birbirine benzeyen bu yan tesirler:
a) Anafilâktik şok (âni allerjik tezahür): Az rastlanılmakla berâber, bu tip etki, serum enjeksiyonunu tâkip eden bir iki dakika veya en geç yarım saat içinde ortaya çıkar. Kişide tansiyon hızla düşer, hasta güçlükle nefes alır, gözbebekleri genişler, şuur kaybolur, bâzan ödem, kurdeşen ve ishal görülür. Zamânında yardım edilmezse, kalp durması sonucu hasta ölebilir.
b) Serum hastalığı (geç tepki): Çoğunlukla tetanoz, botülizm veya yılan zehirlenmesi gibi hastalıklara karşı bağışıklık sağlamak maksadıyla kana şırınga edilen seruma karşı, hasta vücûdunun gösterdiği allerjik tepkidir. Ateş, eklem ağrıları, deri döküntüleri gibi belirtilerle kendini gösterir. Belirtiler genelde serumun vücûda şırınga edilişinden iki hafta kadar sonra ortaya çıkar ve birkaç gün sürer.
İmmünoglobülinler bakımından iyice saflaştırılmış serumlar kullanıldığında, serum hastalığı sözkonusu değildir.
c) Arthus fenomeni tipinde lokal reaksiyon: Çok az rastlanır. Birkaç defâ serum almış kimselerde, serum uygulanmasından 24-48 saat sonra enjeksiyon yerinin şişmesi, sertleşmesi ve aynı yerdeki cilt, cilt altı dokularının bir süre sonra ölümüyle karakterize klinik tablodur. Genel reaksiyon yoktur. Tehlikeli sonuçlar vermez.
Ciddiyet göstermeleri sebebiyle serum yan tesirlerinden hastayı korumak için; geçmişinde bir defâ serum tedâvisi uygulanan yâhut anaflaktik reaksiyonlara hassas olduğundan, şüphe edilen bir kişiye serum yapmak gerekiyorsa aşağıdaki biçimde hareket edilir:
Uygulanacak serumun 1/10 sulandırılmış numûnesinden, ön kolun cilt içine, 0,1 ml enjekte edilmesinden 15 dakika sonra, kurtdeşen tipinde bir kabarcığın meydana gelmesi, kişinin hassas olduğunu belirtir. Bu durumda, başka bir hayvan türünde hazırlanmış serumla aynı işlem yapılır. Yeni seruma karşı hassasiyet hasıl olmazsa bu serumun gerekli miktarı cilt altına veya adale içine enjekte edilir.
Bağışık serumların isimlendirilmelerinde “antitoksik” kelimesi ortaya konarak, bu kelimenin başına etken mikroorganizmanın adı ve sonuna üretildiği hayvan türü yazılır. Misal Difteri antitoksik beygir serumu gibi. Yurdumuzda, insan sağlığında kullanılmak gâyesiyle, aşağıda isimleri sıralanan bağışık serumlar üretilmektedir.
1. Antitoksik serumlar:
a) Difteri antitoksik beygir serumu,
b) Tetanoz antitoksik beygir serumu,
c) Gazlı Gangren Antitoksik beygir serumu,
d) Akrep Antivenom beygir serumu.
2. Antibakteriyel serumlar: Şarbon Antibakteriyel beygir serumu.
3. Antiviral serumlar: Kuduz Antiviral merkep veya beygir serumu.
Serumla aşının farkı:
Aşılar, vücûda verilen kuvveti azaltılmış mikroplar veya toksinlerdir. Bu zayıf mikroplar vücûda girince kanda “antikor”lar meydana gelir. Antikor vücûda giren mikropları zararsız hâle getirmek için, uzviyetin çıkardığı bir maddedir. Bu sâyede o hastalığa karşı bağışıklık kazanılır.
Serum ise, başka bir uzviyetin meydana getirdiği antikorların insan vücûduna aktarılmasıdır. Bu bakımdan aşı, hastalığa yakalanmadan, serum ise, hastalık mikroplarını aldıktan sonra yapılır. Aşı, hastalığı iyileştirmez, önler; serum ise verilen ilâve antikorlarla hastanın direncini kısa sürede artırarak hastalığı iyileştirir, yâni bir çeşit ilâçtır.
Bir de birçok hastalığın tedâvisinde, destekleyici olarak kullanılan ve genel olarak serum diye bilinen sıvılar vardır. Bunlar arasında binde dokuzluk tuzlu su eriyiği olan serum fizyolojik, şekerli su eriyiği olan serum glikoze en çok bilinenlerdir.

19 Temmuz 2013 Cuma

İşte kedilerle ilgili on soru

İşte kedilerle ilgili on soru... ve cevapları:

-Kediler niye bakışlarını kaçırır?
-Kediler için insanlar çok iridirler. Kediyi azarlarsanız onu korkutursunuz. Ve
kedinin gözlerine, onu eğitmek için dik dik bakarsanız sizi rakibi olarak görmeye
başlar. Pek çok hayvan için gözler güç simgesidir. Kedinin bedenine göre gözleri çokbüyüktür. Rekabet ortamında, güçlü bir kedi hasmına dik dik bakar ve rakibi
düşmanlığı tırmandırmaktansa bakışlarını kaçırmayı tercih edebilir. Yani kediniz siz
ona ısrarla baktığınızda bakışlarını kaçırıyorsa teslim oluyor demektir.

-Kediler düş görürler mi?
-İnsanlar gibi kedilerin de derin ve hafif uyku süreçleri vardır. Rüya görme derin
uyku sürecinde gerçekleşir. Derin uyku sırasında kedilerin patileri kıpırdar,
bıyıkları seğirir, kulakları silkelenir. Bazen mırıldanırlar.

-Kedilerin kuyruğu neden sallanır?
-Kedi kendini rahatsız hissettiğinde kuyruğu hafif titremeye başlar. Eğer kuyruğun
tamamı dikleştiyse ve şiddetle sallanıyorsa bu çok heyecanlandığını gösterir.

-Kediler neden kuyruğunu titretir?
-Bir sebebi atlamadan önce dengesini sağlamak içindir. Diğeri avının dikkatini
dağıtmak içindir. Eğer av hareketsiz kalırsa kedi ona odaklanamaz, kuyruğunu sallar
ve avın hareketlenmesini sağlar.

-Kedi kuyruğunu bir o yana bir bu yana sallıyorsa ne anlama gelir?
-Yumuşakça bir o yana bir bu yana sallanan kuyruk memnuniyet göstergesidir. Kedi
sessizce oturuyor ve kuyruğunu hızlıca sallıyorsa bir şeye odaklanmaya çalışıyordur.
Eğer kuyruk şiddetle kamçı gibi sallanırsa kedi öfkelenmiştir. Bu sıkıntısının ve
üzüntüsünün belirtisidir. Kuyruk bir hızlı bir yavaş sallanıyorsa, bu da kararsız
kaldığı anlamına gelir.

-Kediler neden ayaklarımıza sürtünür?
-Kedi kafasını veya çenesinin yanlarını size, mobilyaya veya herhangi bir nesneye
sürtüyorsa, bu bölgesini işaretlemek için koku bıraktığını gösterir. Kafasının
önündeki, ağız çevresindeki ve çenesindeki dokular feremon isimli bir kimyasal
salgılar ve sürtünmeyle karşı tarafa geçer. Kediler kokuların ne kadar zaman önce
bırakıldığını anlar ve buna göre tehlikeye karşı dikkatli olurlar.

-Kediler neden yuvarlanırlar ve karınlarını açarlar?
-Nadirende olsa insanları böyle selamlarlar, bir kedinin sahibine yapacağı en büyük
iltifattır. Bu hareket kedinin sizi ne kadar çok sevdiğinin ve sizin yanınızda ne
kadar mutlu olduğunun göstergesidir. Karnını tamamen açması kendini son derece
güvende hissettiğini belirtir, çünkü karnı en zayıf noktasıdır. Okşanmayı veya oyun
oynamayı istiyor olabilir. Eğer karnı açık uyuyabiliyorsa bu size olan güveninin
doruğa vardığına işarettir.

-Kedilerin hafızası var mıdır?
-Kedilerin hafızası köpeklerinkinden 200 defa daha güçlüdür. Bu hafıza seçicidir ve
sadece işine yarayacak bilgileri saklar.

-Kediler neden tehdit edildiklerinde hırlar ve tıslar?
-İnanması zor ama yılanları taklit ederler. Kedinin tıslaması neredeyse yılanınkinin
aynısıdır-ve yılan doğadaki en ürkütücü yaratıklardan biridir. Aslında tıslamak
hayvanlar dünyasında çok yaygındır. Kedi tısladığında ağzını yarım açar, üst
çenesini geri çeker ve yüzünü buruşturur. Bu sırada nefesini o kadar hızlı bırakır
ki yakınındaysanız rüzgarını hissedebilirsiniz. Bu şiddetli nefese tükürükler eşlik
eder. Hemen her zaman düşmanı püskürtmede işe yarar.

-Kediler renkleri görürler mi?
-Eskiden kedilerin renk körü olduklarına inanılırdı, ama şimdi biliniyor ki bazı
renkleri ayırdedebiliyorlar. Temelde dünyayı mavi ve yeşilin tonlarında görürler.
Aslında renklere pek dikkat etmezler. Bu, doğada yaşamlarını sürdürebilmeleri için
gerekli bir özellik değildir

Hamile Kediler Nasıl Beslenmeli ?



Hamilelik kedilerin besin ihtiyaçların arttığı özel bir dönemdir. Bu dönemde artan ihtiyaçlara bağlı olarak kedinizin beslenmeside değiştirilmelidir. Hamile kedinin beslenmesi içeriği açısından dengeli bir mama ile sağlanmalıdır. Çünkü hamilelik döneminde kedinizin kendi yaşamsal fonksiyonlarının devamını sağlamak için gerekli besin miktarının yanında, yavru gelişiminide sağlayacak oranda besin alması gerekmektedir. 
Hamile bir kedinin gıdasında, yetişkin bir kedinin gıdasında bulunması gereken besin maddeleri bulunmalı ancak bu besin maddelerinin oranı daha yüksek olmalıdır. Özellikle artan kalori ihtiyacı nedeniyle protein, yağ ve karbonhidrat oranları daha yüksek olan gıdalar ile beslemek daha faydalı olacaktır. Hamilelik mide ve bağırsaklar üzerinde baskı yapan bir fiziksel durum olması sebebi ile de özellikle sindirimi kolay yiyecekler tercih edilmelidir.
Hamileliğin ikinci dönemi olan 5. haftadan itibaren annenin enerji ve besin maddeleri ihtiyacı hızla artmaktadır. Doğuma kadar da sürekli bir artış olur. Doğumu takiben laktasyon (süt emzirme) döneminde de bu ihtiyaç oranı yüksektir. Özellikle süt yapısal olarak yüksek oranda protein içerdiğinden annenin süt üretimi için harcaması gereken protein miktarı da daha fazladır. Bu miktar yavru sayısına bağlı olarak artış gösterir.
Hamilelik süresince annenin gerekli miktarlarda besin almasına özen göstermeli ve aşırı kilo artışı önlenmelidir. Hamileliğin son üç haftasına dek kilo alma yavaş yavaş olacaktır; ancak hamileliğin  son üç haftasında kilo alma hızlanacaktır. Aşırı kilo artışları özellikle doğum sırasında yaşanabilecek pek çok sorunun nedenini oluşturmaktadır. Bu nedenle hamilelik döneminde kedinizi dengeli bir biçimde beslerken kilo kontrolüde unutulmamalıdır.
Kalsiyum yavruların gelişiminde olduğu kadar laktasyon (süt emzirme) döneminde de önem taşıyan bir mineraldir. Kalsiyum yetersizliği nedeniyle deformasyonlar olabileceğinden gıdasında yeterli ve dengeli bir kalsiyum alınımı sağlanmalıdır. Hamileliğe uygun profesyonel hazır bir mamanın kullanımı sırasında ekxtra kalsiyum ve vitamin kullanımı veteriner hekiminizin önerisi ile yapılmalıdır. Bilinçsizce kalsiyum kullanımı yarar yerine kedinize zararda getirebilir.
Doğuma yaklaşıldığında hamile kedilerde iştah kaybı olabilir. Verilen yiyecekleri eğer hamileliğin 9. haftasında reddetmeye başladı ise doğum muhtemelen çok yaklaşmıştır. Doğumdan 24 saat sonra ise kedinizin iştahı eski haline dönecektir. Hazır mama firmalarının portföyünde hamile kediler için ayrı bir mama çeşidi yoktur. Ancak yavrular için olan mamalar hamile ve süt veren kedi beslenmesinde rahatlıkla kullanılmaktadır.